Türkiye'nin 'siyah pantolon' hikâyesiyle tanıdığı Eğitimci Yazar ve NLP Uzmanı Alişan Kapaklıkaya, İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde Okul Yöneticileri, Rehberlik Öğretmeleri, Branş Öğretmenleri ve Velilere yönelik verdiği '' Aile İçi İletişim - Olumlu Çocuklar '' konulu konferans ile yoğun ilgi gördü.
İki gün süren konferanslarda Okul Yöneticileri, Öğretmenler ve Veliler ile bir araya gelen Eğitimci - Yazar, NLP Uzmanı Alişan Kapaklıkaya, konferanslarda Aile İçi İletişim-Olumlu Çocuklar konusunda katılımcıları zaman zaman esprili anlatımı ile gülümsetirken zaman zaman da anlattıkları ile duygusal anlar yaşattı.
Kısa bir süre önce kızını kaybettiğini anlatan Alişan Kapaklıkaya, kızının verdiği konferanslarda insanlardan izin isteyerek konuşma yapması gerektiğini söylediğini belirterek "izin verirseniz sizin gönlünüze, yüreğinize misafir olmak istiyorum" diye konuşmasına başladı.
Alişan Kapaklıkaya konferansta, her çocuğun mükemmel yaratıldığını ona yön vermek, mükemmelliğini ortaya çıkarmanın ailelerin, eğitimcilerin görevi olduğunu belirterek ; 'Mutlu bir çocuğu, ancak mutlu bir ailede görebiliriz çocuk mutluluğu ancak mutlu bir ailede yakalayabilir. Çocuklarınızı zorlayıcı sözlerle ders çalıştıramazsınız. Onlara ancak görsel, dokunsal, işitsel olarak motive ederek ders çalıştırabilirsiniz. Çocuklarınızın farklılıklarını mutlaka dikkate alın. Çocuğunuzu bir başkasının çocuğu ile asla kıyaslamayın. Kardeşleri ile de kıyaslamayın. O sizin çocuğunuz, bunu asla unutmayın. Onlara sevgiyi, saygıyı, paylaşmayı, hoşgörüyü, doğruluğu, dürüstlüğü vermeye çalışın" dedi.
Kendi kuşağının yokluk, yoksulluk içinde zor koşullarda, çok kardeşli ailelerde büyüdüğünü ve okuduğunu belirten Alişan Kapaklıkaya, "Birçoğumuz 4- 5 kardeş aynı odada, birbirimizin kokusunu duyarak uyuduk. Ama kitap okuduk. Bugün birçok çocuk daha iyi koşullarda yaşıyor. Ailelerin daha az çocuğu var, ama karşımızda okumayan, doyumsuz bir nesil var. Yan odalardan birbirine mesaj atan kardeşler var. İsteği bitmeyen nesil var. Sorgulamayan bir kuşak var. Tüm bunlara rağmen ailenize, sevdiklerinize sevgi sözlerini öldükten sonra değil, yaşarken söyleyin. Saygıyı, hoşgörüyü, paylaşmayı yaşarken yapın. Yarın çok geç olabilir" dedi.
