Bilindiği üzere Dünya Kadınlar Günü 1800´lü yıllarda  New York’ta bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gündeme gelmiştir. Ülkemizde ise  ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanan 8 Mart, 1975 yılından itibaren de  daha yaygın olarak kutlanmaya başlandı.

     Yaşantımızın yarısını oluşturan kadınlar;  kimi zaman eşimiz, kimi zaman yârimiz, kimi zaman annemiz kimi zaman da bacımız olmuştur. Onlarsız bir hayat asla düşünülemez. Günümüz dünyasının acımasız çarkları arasında maalesef kadınlarımız hak ettikleri yeri alamamaktadır. Bugün Dünya üzerinde emperyalizm ve kapitalizmin vahşi saldırganlığı karşısında kadınlarımız savunmasız konumdadırlar. Kendilerini modern diye addeden Batı ülkeleri kadın hakları mevzu bahis olduğunda sadece kendi vatandaşlarını düşünmektedirler.  Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Suriye´ de işgaller neticesinde yüzbinlerce kadın mağdur edildi. Şu anda dünyadaki yerel bütün savaşların en önemli mağdurları yine kadınlardır. Yanı başımızdaki Suriye savaşı sebebiyle yüzbinlerce kadın ülkelerinden ayrılmak zorunda kaldı.  Oysa bu kadınların Batı’daki kadınlardan insani olarak herhangi bir eksikleri yok; ancak eksik olan bir tek şey var o da; Batı’nın vicdan eksikliğidir.

     İnancımıza göre kadınlar ve erkekler yaratılış olarak eşittirler. Bu konuda Allah, Kuran’da:  “Ey İnsanlar! Biz sizi, bir erkek ile bir dişiden yarattık... Hiç şüphesiz Allah katında en değerliniz takvaca en ileri olanınızdır.” buyurmaktadır.  Bundan dolayı kadınlarımıza hak ettikleri değeri vermemiz aynı zamanda bir İnanç meselesidir. Lakin bugün neredeyse hemen her gün kadın cinayetleri, töre adı verilen bir illetten dolayı kadınlarımız, kızlarımız öldürülmekte. Bunun inancımızla, değerlerimizle, kültürümüzle uzaktan yakından alakası yoktur. Bize göre; “Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir”.

   Şunu bilmek gerekir ki  kadınlarımızın haklarını yalnız bir gün değil her gün savunmalıyız. Yılın sadece bir günü onları anlamaya çalışmak, onların haklarından dem vurmak, çektikleri sıkıntıları anlatmaya çalışmak yetmez. Kadınlar bizim için yılın her günü baştacı olmalıdır. Hayatımızı bu anlayışla idame ettirmeliyiz.

    Kadınlarımızın hak ettikleri konuma kavuşmaları, bütün sıkıntılardan kurtulmalarının tek yolu hiç şüphe yoktur ki eğitimdir. Kapitalist Dünyanın meta-i haline getirirken kadın daha çok köleleştirilmiş, kendi varlığı modernlik ve çağdaşlık adına bir reklam unsuru haline getirilmiştir. En basit bir malı dahi kadınların çekicilik özellikleri kullanılarak pazarlanması kadına verilen değerin ne kadar pespaye olduğunun ifadesidir. Kadının onurlu ve şahsiyetli bir birey olduğu ancak Eğitimle mümkün olacak ve Eğitimle tüm engeller aşılacaktır. Öğretmen ordumuzun yarısını oluşturan Kadın Meslektaşlarımızla dayanışma içinde, gelecek nesillerimizin daha iyi yetişmesi, insanlarımızın kadınlarımıza hak ettiği değeri vermesi, toplumumuzun muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkması için canla başla çalışmalıyız.  

     Bu dileklerle başta Kadın Öğretmen meslektaşlarım olmak üzere tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar gününü kutlarım. 

                                                                                                                    Metin İLCİ

                                                                                                              İl Milli Eğitim Müdürü