Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104. Yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu tarihi günde, mukaddesatları uğruna gözlerini kırpmadan ölüme giden tüm şehitlerimizi saygıyla, rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Ruhları şâd olsun.
Tarihimiz vatanları uğruna her türlü zorluğa göğüs geren şanlı ecdadımızın kahramanlık destanları ile doludur. Milletimizin en ulvi direniş destanlarından biri de Çanakkale’dir.
1.Dünya Savaşı’nın en önemli cephelerinden biri olan Çanakkale’de, Milletimizin doğasında var olan yüksek faziletlerin savaş meydanında tezahürü dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.
İstiklal ve İstikbal mücadelemizin sembolü olan Çanakkale Savaşı, tarihten silinmek istenen bir milletin azim dolu mücadelesinin ve yeniden dirilişinin sembolü olmuştur.
Kurtuluş Mücadelemizin girizgâhının yazıldığı Çanakkale Destanı, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda Türk milletinin birlik ve beraberlik duygusu içinde neler yapabileceğini, asıl gücün maddiyat değil inanç olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir.
Çanakkale Destanı;
Son askerine kadar şehit düşen 57. Alayın,
Milletinin onurunu sırtlar gibi 275 kiloluk top mermisini kaldıran Seyit Onbaşı’nın,
3000 askeriyle çıkarma yapan İngiliz birliklerini 67 askeriyle durduran Ezineli Yahya Çavuş’un,
Cephede savaşan erkeğine mermi taşıyan kahraman Türk kadınının,
Gencecik evladı Hasan’ı vatana kurban olsun diye kınalayarak cepheye gönderen Hatice ananın,
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum diyen Mustafa Kemal’in
Ve daha nice imanlı sinelerin Allah aşkıyla şahlandığı tasvirlere sığmayan bir destandır.
Mehmet Akif’in “Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” dizeleri ile ifade ettiği bu eşsiz mücadele yüreği imanla dolu, kalbi vatan aşkı ile çarpanların yedi düvele karşı kazandığı tarihten hiçbir zaman silinmeyecek büyük bir zaferdir.
Bugün bizlere düşen en büyük görev, Çanakkale ruhunun idrakinde olmak, şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olan mukaddesatımıza aynı bilinçle sahip çıkmak ve bu değerler etrafında birleşerek nesilden nesile aktarmaktır.
Gençliğine sahip çıkmayan milletler geleceğe hâkim olamazlar. Her genç bir gelecektir. Bu sebeple başta eğitim camiası olmak üzere çocuklarımızı geleceğe hazırlamada tarihi değerlerimizin genç kuşaklara aktarılması hususunda hepimizin sorumluluğu büyüktür.
Bu duygularla başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, Anadolu’yu vatan kılışımızdan bu yana canlarını feda eden tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Ruhları şad, makamları cennet olsun…