Page 58 - 81 Çalıkuşu Şanlıurfa 6
P. 58

Öğretmen                       Öğretmen
                                                                                            H kayes                        H kayes


                  B r ev kadını  ç n on b r nüfuslu a ley  altmışlı yıllar açısından küçük b r memur                     katlar  topuğumdak   d kenler   çıkarır;  kend m   güneş n  alnındak   Em ne  n nem n
           maaşıyla geç nd rmek hüner  ş yd . N nemler yazları bağda bahçede üzüm toplar şıra                            yanından  gölgeye  atardım.  Gölge  ded ğ m,   nşaat  hal ndek   köprünün  kalıp
           kaynatır; güzler kab yede k br t kırarlardı. K br tler nden soyulan kend rlerbalıkçı ağı,                     keresteler n n  gölgeled ğ    nce  uzun  alandan  başka  b r  yer  değ ld .N neme  Kılçıksız
           file, hamak, halat yapımına; k br tler  se eve kışın yakacak olarak kullanılmaya g derd .                      Balık’ı  görmek   ç n  sabırsızlandığımı,  ne  zaman  göreceğ m   sorardım.  N nem,  “Onu
           Ben altı yaşlarımda olduğumdan kucakta taşınır, b sküv  şekerleme  le sev nd r l r, amca                      görmek ve yakalamak  st yorsan uslu durmalı b ze yardım etmel  Ma l amcanın öğrett ğ
           ve halalarımla tadını çıkarırdım.                                                                             küfürler  unutmalısın,” derd .


                  Geceler  kab yede uyurduk. B rkaç adım ötem zden akan del  Fırat’ın ses  b ze                          N nem, halama seslen r:
           n nn  söylerd . Rüzgâr sazları savururken tüm kıyıyı yosun kokusu sarar, balıklar atlar,                      “Hed ye! Kızım b r bardak su ver.” Halam meşgul, çünkü keleklerden kend r ayırmakta. O
           kurbağalar vıraklar, ağustos böcekler  öterd . O anlarda başımız yastıklarda gözler m z                       da “İş m var anne görmüyor musun? Yeter, çay koyma bahanes yle  çer ye attı kend n ,
           yıldızlarda olduğu  ç n atlayan balıkları göremez sadece sesler n  duyardık. Halam “Bu                        ona seslen,” der.
           atlayan Kılçıksız Balık büyük  ht malle,” derd .
                                                                                                                         N nem yen den seslen r:
                  “Nerden b l yorsun hala?”d ye sorduğumda, ses  yaman geld . Adeta karnını suya                         “Yeter! Kızım b r bardak su ver.”
           vurdu. “Kılçıksız Balık d ğer gümüş pullulara benzemez herkes uyuyunca ortaya çıkar,                          Yeter halam,“Ver yorum anne,” der.
           kend n  göster r,” derd .
                                                                                                                                Tarladan yeş l olarak çek len boyları  k  metrey  aşan kend rler güneş  bol alan
                  Fırat’takılçıksız  b r  balık  yaşadığını  o  sıralar  öğrend m.  Halalarım  anlatırlardı.             kıyıya  ser lecek.  Akan  suya  kapılmasınlar  d ye  üzerler ne  ağırlık  konulacak.
           Kılçıksız b r balık gez yormuş Fırat’ta… D ğer balıklardan b nlerce, kılçıksız balıktan b r                   Kuruduğundan em n olunan kend rler l fler  saplarından kolayca ayrılsın d ye  ç nde b r
           tane varmış. Sarışınmış, solungaç yarıkları kırmızı gözler  yeş lm ş. Endamla süzülür                         hafta kadar bekleyecekler  cerg  havuzuna yatırılacak.
           salına salına yüzerm ş. Normal Fırat şabutlarının pulları gümüş  se Kılçıksız Balık’ın pulu
           altın sayılırmış. Sah p olduğu büyülü güzell ğ yle onu yakalayanı hem zeng n hem mutlu                               N nem, güneş n alnındasudan çıkarılan cerg ler  en az b r hafta sürecek kuruma
           ederm ş. Onu bu şeh rde yaşayan herkes görmek  sterm ş ama onun sadece  sted ğ ne                             önces   güneşe  serecek.  B r  öncek   yığından  kuruyan  cerg ler n  l fler   gövdeler nden
           görünmek g b  b r huyu varmış.                                                                                soyularak  çıkarılacak.Islaklığı  tam  g tmem ş  kend r  balyaları  bağ  bağ  alınıp  kend r
                                                                                                                         k br t ndenayrılacak ve tamamen kuruması  ç n yen den güneşe atılacak.Kalan l fler

                  Kab yede kaldığım güz günler ndeher sabah Kılçıksız Balık’ı görmek  ç n uyanır,                        dolaplara bağlı makaralarla gerd r lerek örülecek. Kend rler tartılıp atölyeye g decek;
           her  gece  uykuya  rüyamda  Kılçıksız  Balık’ı  görmek   ç n  dalardım. Gündüzler   çamur                     çıplak kalan kelek odunları balyalar hal nde bağlanacak.   K br tler n b razı satılacak
            ç nde yalın ayak dolaşırdım. Parmak uçlarıma basıp yürüsem de otlar, çalı çırpılar,
           d kenler tabanıma batıp çıkardı. Batan d ken n acısından zıplar tek ayağımı arkadan
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63