Page 28 - 81 Çalıkuşu Şanlıurfa 5
P. 28

“Öğretmenim Sen Yaz Urfa Okusun”







                                           ÇOCUĞUN RENKLERİ





             Yıldız kümelerini gerçek anlamda ilk gör-  kaldırımlara attım. Işıl ışıl olan ana cad-  nüyorlardı.  Beyaz,  ince  bir  şerit  halinde
             düğümde dokuz yaşındaydım. Yıldız kü-  denin aksine burası neredeyse tamamen   gökte asılı duran bulutlar. Fakat bulutlar
             meleri buz mavisiydi.             karanlıktı.  Sokak  lambaları  neredeydi?   böyle parıldamazdı, bu kadar hareketsiz
                                               Neden burayı karanlık bırakmışlardı?   de durmazlardı. Daha dikkatli baktığım-
             Hayır,  bir  uzay  mekiğinde  hesaplamalar                         da tüm göğü iki parçaya bölecek şekilde
             yapan bir astronot değildim. Kamp çan-  Kafamda  dönüp  duran  sorulara  daha   uzanan  bu  beyaz  yolu  yıldızların  oluş-
             tamı  sırtlayıp  yüksek  bir  dağa  tırman-  fazlasını  eklemek  istemiyordum.  Gözüm   turduğunu fark ettim. O kadar çok yıldız
             mamıştım.  Çatı  katında  duran  dev  bir   karanlığa alışınca bir tarafında geniş, boş   vardı ki! İrili ufaklı, parlak ve biraz sönük,
             teleskopum  yoktu.  Sınıf  arkadaşlarımın   bir arazi, diğer tarafı damsız ve tek katlı   biraz  da  renkli…  Pikniğe  gittiğimiz  za-
             bayılarak gittiği o ürkütücü ama büyüle-  evlerin uzandığı parke yoldan yürümeye   manlarda gece olduğunda Küçük Ayı ve
             yici planetaryumda da değildim. Sadece   başladım.  Ellerim  şortumun  cebindeydi.   Büyük  Ayı’nın  hemen  ortaya  çıkmasına
             taşınmıştım.                      Hava tatlı tatlı esiyordu. Sokak köpekleri   alışmıştım,  ancak  bu  iki  takımyıldızının
                                               kendi  halinde  geziniyor,  kediler  çöplük-  yanında bu kadar yıldızın yer aldığını bil-
             Matematik  öğretmeni  olan  annemin   lerden atlıyordu. Etraf o kadar sessizdi ki   miyordum.
             başka bir okul için neden bizi evden sa-  her  adımımda  yıpranmış  terliklerimden
             atlerce  uzak  bir  yere  sürüklediğine  bir   gelen  şap  şap  sesleri  tüm  yol  boyunca   “Çok güzel, değil mi?” diyen bir ses duy-
             türlü  anlam  verememiştim.  Bursa’daki   yankılanıyordu.  Yazın  sonlarındaydık,   duğumda içine düştüğüm büyüden iste-
             mahallemizde bir sürü güzel okul vardı,   saat  daha  dokuz  buçuktu.  Herkes  nere-  meyerek sıyrıldım, biraz da korkmuştum.
             evimizden niye çıkmıştık ki? Tanıdığımız   deydi? Yoksa bu mahallede bizden başka   Ses, benim yaşlarımda görünen, benden
             ve sevdiğimiz kişilerin arasında yaşama-  kimse yaşamıyor muydu? Neden hiç ara-  bir baş daha kısa bir oğlan çocuğundan
             ya devam etsek daha güzel olmaz mıydı?  ba yoktu?                  geliyordu. Umursamaz bir ifadeyle elin-
                                                                                deki elma olduğunu tahmin ettiğim mey-
             Annemle babam bir kısmını yerleştirme-  Daha önce hiç bu kadar yalnız hissetme-  veyi  ısırdı.  Giyimi  normal  görünmesine
             yi başardıkları mutfakta akşam yemeğini   miştim. Yalnız ve yorgun… Biraz da aç. Bir   rağmen  ayakları  çıplaktı. “Ayakkabılarını
             hazırlarken benden dört yaş büyük ağa-  şeylerin  değişmesinden  nefret  ediyor-  giymeyi unutmuşsun,” dediğimde güldü.
             beyim tüm gün yaptığı gibi surat asmak-  dum. Buradan ne zaman gidecektik?   “Böylesi daha rahat!”
             la meşguldü. Ara sıra arkadaşlarını arayıp   Dalgın  dalgın  yürüyordum  ki,  yolun  en
             “Böyle  yer  olmaz  olsun!  Hiçbir  şey  yok   karanlık  kısmında  bakışlarımı  terlikle-  Tekrar  yukarı  baktım.  “Bu  kadar  yıldızı
             burada! Evden kaçasım var!” şeklinde si-  rimden çekip gökyüzüne baktım. Gördü-  ancak filmlerde görmüştüm. Gerçek değil
             tem ettiğini duyuyordum.          ğüm manzara karşısında bir komut almış   zannetmiştim.” Hafızamı zorladım, ancak
                                               gibi aniden durdum.              bulunduğumuz  ilçenin  adını  bir  türlü
             Bir daha hiçbir şeyin aynı olmayacağını                            hatırlayamıyordum.  Çekinmeme  rağmen
             bilerek kendimi yeni evimizin önündeki   İlk  bakışta  normal  bulutlar  gibi  görü-  sorma  gereği  hissettim: “Şu  an  nerede-


              28    81 ÇALIKUŞU  I  ŞANLIURFA
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32